Archive for Mart, 2011

Anjelika Akbar

Küçük Ağaç’ın çok önemli bir misafiri vardı bugün. Mart ayının sanatçısı olarak öğrencilerimize tanıttığımız, cd’lerini dinlettiğimiz ve kitabını okuduğumuz Anjelika Akbar, onlarla söyleşi yapmak üzere okulumuzu ziyaret etti. Zürafalar sınıfından Emek Verda Coşar’ın babası Ali Bey aracılığıyla temasa geçtiğimiz sanatçımız, çocuklarımızla yakından ilgilendi ve  onların sorularını tek tek yanıtladı.

Anjelika Akbar, önce bize piyano çalmayı nasıl öğrendiğini anlattı. Daha küçücük bir çocukken yatağının yanıbaşında bir piyanosu olduğunu, sürekli onunla vakit geçirdiğini söyledi. Piyano çalmak onun için hiç zor değilmiş. Hiç yorulmadan, “acıkmadan” ve “uykusu gelmeden” aralıksız dört-beş saat piyano çalabiliyormuş. Piyanosunu neden getirmediğini merak eden öğrenciler oldu. Öğrendik ki piyanosu yanında getiremeyeceği kadar büyükmüş. Ama gökyüzüne ya da uzaya kadar büyük değilmiş.

Anjelika Akbar bize beste yapmak için bir piyanoya ihtiyacı olmadığını, sofrada yemek yerken ya da uçakta yolculuk yaparken beste yapabildiğini anlattı. Nasıl beste yapabildiğini merak eden çocuklara, tıpkı onların resim çizmesi gibi, kendisinin de içinden gelenleri ifade etmeye çalıştığını ama bunu notalarla yaptığını açıkladı.  “Uzaylı Köpek Baaşa’nın Hikayeleri”ni gördüğü bir rüyadan yola çıkarak yazdığını anlattı. Cins ayırdetmeden tüm köpekleri çok sevdiğini söyledi. Merak edip de soran öğrencilerimiz sayesinde kedileri ve atları da çok sevdiğini öğrendik.

Öğrencilerimiz ve Anjelika Akbar arasında geçen keyifli ve samimi söyleşinin sonunda çocuklar yanlarında getirdikleri cd ve kitaplara imza aldılar. Kendi hazırladıkları hediyelerini verdiler. Herbirinin Anjelika Akbar’ı piyanosunun başında resmettikleri çizimleri sanatçının çok hoşuna gitti.

Oldukça yoğun geçen Mart ayını yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Bu ay içerisinde okulumuzda iki büyük sanatçıyı, Anjelika Akbar ve Behiç Ak’ı ağırladık. Kendi alanlarında çok başarılı ve üretken isimler olan bu iki sanatçının  ziyaretleriyle çocuklarımız yaşayan iki büyük sanatçıyı bizzat tanımış, onlarla sohbet etme imkanına kavuşmuş oldular.

Leave a comment »

Kitap Ayraçları

Bugün Kediler sınıfında aile katılımı kapsamında bir etkinlik gerçekleştirildi. Çocuklarımız, Sarp Besler’in annesi Gökçe Hanım eşliğinde kitap ayraçları yaptılar. Kendilerine dağıtılan renkli kartonlara birbirinden güzel resimler çizdiler. Ardından renkli birer iple etkinliklerini tamamladılar. Pek çoğu, heyecanla ve keyifle hazırladıkları kitap ayraçlarını anne ya da babalarına hediye etmeye karar verdiler.

Leave a comment »

Karagöz ile Hacivat

Dünya tiyatrolar gününü takip eden haftamız yoğun bir şekilde devam ediyor. Uyurgezer Fil’in ardından bugün bir gölge tiyatrosu oyunu izledik okulumuzda. Kediler ve Zürafalar sınıflarının bu hafta işledikleri Türk Masal Kahramanları konusu kapsamında İstanbul Kâtibim Karagöz  Evi’nin kurucusu Hasan Hüseyin Karabağ bizler için bir Karagöz oyunu sahneledi. Küçük Ağaç’tan Güler Hanım’ın da yardımıyla sergilenen Çifte Cazular oyunu bir yandan öğrencilerimizi güldürürken diğer yandan da dürüstlük ve dostluk mesajları verdi.

Leave a comment »

Behiç Ak ve Uyurgezer Fil

Dün Küçük Ağaç’ta çok özel bir gündü. Uyurgezer Fil etrafında gelişen, ayın sanatçısını da içine alan, biraz resim, biraz edebiyat, bolca da dramanın yer aldığı, çok keyifli, dolu dolu bir gün yaşadık. En güzeli Uyurgezer Fil’den başlamak olacak.

Okulumuzda drama branşını seçen öğrencilerimiz aylardır büyük bir keyifle bir araya geliyor, canlandırmalar yapıyor, oyunlar oynuyorlar. Enerjilerinin ve keyiflerinin boyutunu burada anlatmak pek kolay değil. Sesleri, kahkahaları okulda çınlıyor adeta.

Her pazartesi sabahı drama derslerine böyle mutlulukla, keyifle katılan öğrencilerimiz son haftalarını bir sunum hazırlamakla geçirdiler. Behiç Ak’ın Uyurgezer Fil hikayesini oyunlaştırmaya karar verdiler. Rolleri belirleyip aralarında paylaştılar. Ardından repliklerini yazdılar. Provalar başladı. Belirledikleri metin çerçevesinde, üstlendikleri rolleri en doğal hallerinde, doğaçlamaya da yer vererek ve yaratıcılıklarını kullanarak yorumladılar. Aileleri, arkadaşları ve öğretmenleri için güzel bir oyun hazırladılar.

İşte dün bu oyunu seyretmek için çok amaçlı salondaydık hepimiz. Bir de misafirimiz vardı aramızda. Uyurgezer Fil hikayesinin yazarı, mart ayının sanatçısı Behiç Ak, drama öğretmenimiz Duygu Seda Tomru aracılığıyla ilettiğimiz davetimizi kırmayarak oyunu seyretmek ve çocuklarla bir söyleşi yapmak üzere okulumuza geldi. Önce birlikte Uyurgezer Fil’i seyrettik. Öğrencilerimiz gerçekten de çok emek vermiş, keyifli, eğlenceli bir oyun hazırlamışlardı. Oyunun ardından çocuklarımız Behiç Ak’a hediyelerini verdiler. Ona bir sürpriz hazırlamışlar ve kendisini resmetmişlerdi. Oldukça yaratıcı çalışmalar çıkmıştı ortaya. Örneğin pek çoğu yazarın hikayelerinde ve çizimlerinde yer verdiği kedileri onun yanı başına yerleştirivermişti. Ve hiçbiri Behiç Ak’ın gözlüğünü gözlerine takmayı unutmamıştı.

Öğrencilerimiz, Behiç Ak’a hazırladıkları soruları yönlendirdiler, onunla sohbet ettiler. Genelde merak edilen konular, nasıl karikatür çizdiği, kitaplarını nasıl yazdığı ve kedileri neden bu kadar çok sevdiği üzerineydi. Son olarak da evlerinden getirdikleri, yazara ait kitaplarını imzalattılar.

Uyurgezer Fil’le başlayan bu organizasyon bizler için çok önemliydi. Öğrencilerimiz haftalardır kitaplarını okudukları, karikatürlerini gördükleri ve hayranı oldukları Behiç Ak’ı bizzat tanımış, onunla sohbet etmiş ve belki de ilk defa bir kitaplarını imzalatmış oldular. Bu tarz buluşmalara, “ayın sanatçısı” projemizde büyük önem veriyoruz. Ayın sanatçılarını belirlerken mümkün olduğunca günümüzün sanatçılarına da yer vermeye çalışıyoruz. Çocuklarımızın  yaşayan büyük sanatçıları tanımalarını, klasiklerin yanı sıra güncel eserlere de aşinalık kazanmalarını, hatta mümkün olduğunda onlarla bir araya gelmelerini amaçlanıyoruz.

Uyurgezer Fil’de emek veren tüm öğrencilerimiz oyun sonunda aldıkları alkışları sonuna kadar hakettiler. Bize böyle keyifli bir gün yaşattıları için onlara ve drama öğretmenimiz Duygu Hanım’a, bizi kırmayarak okulumuza kadar gelen Behiç Ak’a bir kere daha teşekkürler.

Comments (1) »

Uyurgezer Fil

Bu yıl drama sunumumuzu Dünya Tiyatrolar Günü’nü içine alan hafta içerisinde gerçekleştiriyoruz. Sergilenecek oyunu, öğrencilerimiz Behiç Ak’ın Uyurgezer Fil hikayesinden oyunlaştırdılar. Haftalardır devam eden çalışmalarını 22 Mart Salı günü sizlere sunacaklar. Saat 11:00’de başlayacak olan oyunumuzda yerimiz kısıtlı olduğundan sınırlı sayıda misafir ağırlayabiliyoruz. Küçük Ağaç çocukları ile birlikte oyunu izlemek üzere drama branşı öğrencilerimizin herbirinin iki misafirini salı günü okulumuza bekliyoruz.

Oyunumuzu izlemeye gelecek bir misafirimiz daha var; Uyurgezer Fil hikayesinin yazarı Behiç Ak. Drama öğretmenimiz Duygu Seda Tomru aracılığıyla irtibata geçtiğimiz Behiç Bey’i Küçük Ağaç’a davet ettik. Kendisi hem öğrencilerimizle söyleşi yapmak hem de oyunu seyretmek üzere bizi kırmayarak okulumuza gelmeyi kabul etti. Behiç Ak’ın kitabına sahip olan öğrencilerimiz, o gün kitaplarını yanlarında getirerek kendisine imzalatabilirler. Merak ettiklerini söyleşi sırasında kendisine sorabilirler.

Drama öğrencilerimiz heyecan içinde salı gününün gelmesini bekliyorlar. Gerçekten çok emek verdiler ve güzel bir oyun çıkardılar. Bizler de sabırsızlıkla onları kostümleri içerisinde görmeyi, üstlendikleri rolleri canlandırışlarını izlemeyi bekliyoruz.

Salı günü görüşmek üzere…

Leave a comment »

Süslü Resim Defterleri

Bu hafta Kediler sınıfından Metehan Tatar’ın annesi Şule Hanım “Aile Katılımı”nda bulunarak öğrencilerimizle bir etkinlik gerçekleştirdi. Metehan’ın asistanlık yaptığı etkinlikte Şule Hanım öğrencilerimize birer resim defteri dağıttı. Getirmiş olduğu çeşit çeşit malzemelerle resim defterlerini süslemelerini istedi. Yarım saat içerisinde tüm defterlerin üzerleri boncuklar, deniz kabukları, uğurböcekleri, kurdeleler ve tüylerle bezenmişti. Artık herbir öğrencimizin kendi el emeğiyle süslemiş olduğu bir resim defteri var.

Leave a comment »

Gel Oyna Çocuk Atölyesi

Geçen hafta Zürafalar ve Kedilerle Gel Oyna Ahşap Oyuncak Atölyesi’ni ziyaret ettik. “Oyuncaklar” teması kapsamında gerçekleştirdiğimiz gezimizde Kediler Sınıfı öğrencileri, ahşap oyuncakları incelemek ve topaç boyamak için Ümraniye Meydan AVM’de kaldılar. Zürafalar Sınıfı öğrencileriyse Gel Oyna’nın kurucusu Şule Şenol’la buluşarak ahşap oyuncakların üretildiği atölyeye gittiler.

 Atölyede bizi emekli öğretmen olan Şükrü Hoca karşıladı. Öğrencilerimize yakın ilgi gösteren ve herbiriyle tek tek ilgilenen Şükrü Hoca, bize atölyeyi dolaştırdı, kullandığı alet ve makinaları tanıttı, yaptığı ahşap oyuncakları gösterdi. Mandallardan insan formları, ahşaptan yapbozlar, sallanan atlar ve daha pek çok farklı oyuncak yapmıştı Şükrü Hoca. Birkaç öğrencimizin kontraplak üzerine çizdikleri kendi özgün tasarımlarını kıl testere makinasıyla keserek hem makinanın nasıl çalıştığını gösterdi hem de öğrencilerimizin tasarımlarını birer oyuncak haline getirdi. Daha sonra herbir çocuğumuza ahşap oyuncaklardaki pürüzsüz yüzeylerin nasıl elde edildiğini göstermek için zımpara yaptırdı. Kendi yaptığı ahşap hayvan figürlerini okulumuzda oynamaları için öğrencilerimize hediye etti.

Atölye ziyaretimiz sonrasında Meydan AVM’de buluştuğumuz Kediler sınıfı öğrencileriyle birlikte Zürafalar da topaç boyadılar. Şule Hanım’la birlikte topaç çevirdiler, farklı ahşap oyuncaklarla oynadılar.

Leave a comment »

Ayakkabı Partisi

Mokasenler, spor ayakkabıları, topuklular, terlikler, babetler… Kimi spor, kimi sade, kimi şık, bağcıklı, pullu, fiyonklu, renk renk onlarca çift ayakkabı… Kelebekler sınıfının teması olan ayakkabılar bu ayki partimizin de temasını oluşturdu. Geçtiğimiz perşembe günü tüm öğrenciler evlerinden seçtikleri birer çift ayakkabıyla geldiler okula. Getirdikleri ayakkabıları giyerek partiye katılan çocuklar, oyunlar ve danslar eşliğinde keyifli zaman geçirdiler. Pek çoğu anne veya babalarının ayakkabılarını getirmeyi tercih etmişti. Ayaklarında kocaman ayakkabılarla görüntüleri, hele de yürümek için gösterdikleri çaba görülmeye değerdi. Kendilerine ait ayakkabılarla gelmeyi tercih eden çocuklarsa belli ki en beğendikleri ya da yazdan beri giyemedikleri için özledikleri ayakkabılarını seçmişlerdi. Orff oyunlarına katılan ve dans eden çocukların ayakkabıları partinin sonuna doğru birer oyun objesi haline geliverdi. Bu da partinin en keyifli yanı oldu.

Leave a comment »

Ve Karşınızda Flat Stanley

Sizlerle tanıştırmak istediğimiz birisi var; Flat Stanley. Zürafalar sınıfından Dora Horasan sayesinde tanıdık onu. Çok sempatik biri. Dost canlısı. Üstelik de minicik. Bir dosya kağıdından daha küçük. Seyahat etmeyi ve yeni insanları, farklı kültürleri tanımayı çok seviyor. Bir zarfın içinde yolculuk ediyor. Gittiği yerler hakkında bilgi edinip, tanıdığı insanlarla fotoğraflar çektirip kısa zamanda geri dönüyor. Onun sayesinde biz de farklı ülkelere gitmiş, yeni dostlar edinmiş, farklı kültürler hakkında bilgi edinmiş oluyoruz.

Geçen aralık ayında Stanley’nin bizim için yapacağı ilk yolculuk öncesinde yukarıdaki fotoğrafı çektirdik. Dora’nın teyzesi Tuğçe Özocak’ın Antwerp’te yaşayan Belçikalı arkadaşı Marilyn Roland’ın yanına gidiyordu Stanley. Marilyn’e bir mektup yazdık. Ondan Stanley’i Antwerp’te dolaştırmasını, gün içerisinde onunla neler yaptığını bize yazmasını ve birkaç da fotoğraf çekmesini istedik. Sonra da PTT Müzesi’ni ziyaret ettiğimiz gün Sirkeci Büyük Postane’den yolcu ettik Stanley’i.

Aradan birkaç hafta geçti. Ve Ocak ayının sonuna doğru kocaman bir zarf içerisinde, yanında kaıln bir mektup ve pek çok resimle geri döndü Stanley. Merakla açtık Marilyn’den gelen mektubu. Önce kendini tanıttı, ardından çektiği fotoğraflar aracılığıyla yaşadığı evi gösterdi bize. Sonra Stanley’le birlikte günlerini nasıl geçirdiklerini anlattı.

Birlikte şehri dolaşmışlardı. Karlar altındaydı Antwerp. Yorulunca bir kafeye girip sıcak kakao içmişlerdi. 

Bir yerden bir yere gitmek için bisiklet kullanmışlardı. Stanley, bisikletlerin önüne monte edilen, çocukların oturduğu özel bir koltukta dolaşmıştı.

Marilyn’in çalıştığı ofise bile gitmişti Stanley. Oradaki insanlarla tanışmıştı. 

Antwerp’te noel kutlamalarına da katılmıştı. Işıklarla süslenmiş sokaklarda dolaşmış, evdeki gerçek çam ağacına tırmanmıştı.

Bir gün de yanlarına Philippe’i alıp Brugge’e gitmişlerdi. Oradaki buz müzesini ziyaret etmiş, buzdan kaydıraktan kaymışlardı.

Stanley, Belçika’da Marilyn’le keyifli günler geçirip bol bol gezdikten sonra yanımıza geri döndü. Getirdiği mektupta anlatılanlar çok ilginç geldi bize. Bisikletlerin önüne takılan çocuk koltukları, noelde evlerde süslenen gerçek çam ağaçları ve buzdan kaydırak… Herbirini tek tek inceledik, üzerlerinde uzun uzun konuştuk. Çam ağacına tırmanan Stanley’nin Örümcek Adam’a mı yoksa bir meleğe mi benzediği konusunu aramızda tartıştık. Ve sonra tek tek Stanley’i kucağımıza alıp hasret giderdik.

Stanley çok yakında yeni bir seyahate çıkacak ve bizim için farklı bir ülkeye giderek yeni bir insanla tanışacak. Fakat o gün gelene kadar şimdilerde zamanını Küçük Ağaç’ta dinlenerek geçiriyor.

Bu arada sizler Flat Stanley hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz www.flatstanley.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. Stanley, Amerikalı bir ilkokul öğretmeninin çocuklar için yarattığı bir karakter. Onun sayesinde çocuklar farklı ülkelerdeki, farklı kültürdeki çocuklarla tanışıyorlar. Aslında yaptıkları şey bir çeşit mektup arkadaşlığı. Stanley ortak arkadaşları olarak iki ülke arasında seyahat ediyor. Çocukların birbirleriyle yazışabilmelerini kolaylaştırıyor. Ortak bir arkadaşları olunca çocuklar daha rahat dialoğa geçebiliyorlar ve bu sayede birbirlerinin kültürleri, yaşadıkları şehir, yaşam tarzları hakkında bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Aynı zamanda mektuplaşmanın keyfini ve heyecanını da yaşıyorlar.

Biz bu projeye Zürafalar sınıfı öğrencileriyle birlikte dahil olduk. Çocuklar mektuplarını yazarken ve Marilyn’den gelen cevabı okurken çok heyecanlandılar. Onlar için farklı bir deneyim, keyifli bir süreç oldu. Şimdi Stanley’nin bir sonraki yolculuğunu bekliyorlar.

Leave a comment »

Çekül Sincapları

24 Ocak perşembe günü Zürafalar sınıfı öğrencilerinden Kuzgun Üsküdarlı’nın annesi Raife Hanım’ın davetlisi olarak Çekül Evi’ni ziyaret ettik. Pera’nın 120 yıllık yapılarından biri olan ve uzun süreli bir restorasyondan sonra bugünkü halini alan Çekül Evi’ni gezerken bu özel ve tarihi binayı inceleme imkanı bulduk ve her katında ayrı bir sürprizle ağırlandık.

Gezimiz “Birlikte 20 Yıl” sergisini dolaşarak başladı. Çekül Vakfı’nın yirminci kuruluş yılı için düzenlenen etkinliklerden biri olan sergide, vakfın 27 farklı sanatçıdaki yansımalarından oluşan eserler yer alıyor. Öğrencilerimizin büyük ilgi gösterdiği ve tek tek incelediği eserlerden Meriç Hızal’ın Güneş Herkesi Isıtır isimli görme engelliler için sembolik güneş saati ve Heyecan Ural’ın Ağaç’ı en çok iz bırakanlar arasında. Tan Oral’ın bir binanın düzgün ve sağlam yapılabilmesi için yerçekiminin doğrultusunu belirleyen bir araç olan çekülü resmettiği eseri de vakfın adıyla örtüşmesi açısından çocuklarımızın dikkatini çekti.

Serginin ardından en üst kata çıkan öğrencilerimiz Çekül’ün kütüphanesinde vakit geçirdiler. Çevre, kültür ve mimari konulu eserlerin yer aldığı kütüphanede yaş gruplarına uygun dergileri inceleyen öğrencilerimiz daha sonra bir alt kattaki ofisleri ve binanın balkonunu gördüler.

Toplantı odasında Çekül eğitmenlerinden Emel Sarıgül’le buluşan öğrencilerimiz ağaç ve ormanlarla ilgili bir sunum izlediler. Sunumun sonunda Çekül Sincap andını tekrarlayan çocuklarımız ormanları, ağaçları ve ormanlarda yaşayan canlıları koruyacaklarına söz vererek birer Çekül sincabı oldular.

Dolu dolu bir geziyle Çekül Evi’ni, Birlikte 20 Yıl sergisini ve Çekül kütüphanesini gören öğrencilerimiz orman bilinçlerini ve ağaç sevgilerini geliştirerek ve Çekül Sincap sertifikalarını alarak okullarına geri döndüler.

Böyle özel bir gün yaşamamıza vesile olan Raife Hanım’a davetinden dolayı ve tüm Çekül ailesine bize gösterdikleri ilgiden dolayı çok teşekkür ediyoruz.

http://www.cekulvakfi.org.tr/

http://www.birlikte20yil.org/

http://www.cekulvakfi.org.tr/icerik/haberDetay.asp?ID=1019

Leave a comment »