kucukagacanaokulu

Her yeni hafta ayrı bir keyifle başlar Küçük Ağaç’ta. Neden mi? Pek çok nedeni var aslında. Bunlardan biri de çocukların pazartesi sabahları bir araya gelerek yolculadıkları tren. Bu trenin adı hayal treni. Drama dersinden yola çıkar, çocuklar nereye isterse oraya gider. Bazen dinozorların arasına, bazen bir pazar alanına, bazen bir saraya, bazen de Bodrum’a… Bu tren nereye giderse çocuklar da oranın bir parçası oluverirler. Uçan bir dinozor, karpuz satıcısı, sarayın muhafızı ya da yağmurdan sonra beliren gökkuşağı…

Geçtiğimiz hafta da aynen bu şekilde başladı. Önce trenler yolculandı. Ardından çocuklar sınıflarına dağılıp günlük programlarına başladılar. Kitap çalışmalarını yaptılar.

Mikroplara meydan okuyan şarkılar söylediler.

Orff oyunlarına katıldılar. Bu hafta bir yandan guirolarını çalıp bir yandan kurbağa gibi sıçrarken epey yoruldular.

Sınıf içinde geçirdikleri zamanda farklı farklı oyunlar oynadılar. Düğme diktikleri bile oldu.

Her gün mutlaka bahçeye çıkıp açık havanın tadını çıkardılar.

Ekim ayını böylece bitirdik. Kasım ayında bizi bekleyen çok özel bir organizasyonumuz var. Velilerimize Orff metodunu tanıtmak amacıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da bir yaşantı grubu oluşturuyoruz. 13 Kasım Pazar günü, birlikte Orff oyunlarına katılacak ve bu metodun çocuklarımıza neler kazandırdığını deneyimleyerek öğreneceğiz.

Her ne kadar yağmurlu başlayıp güneşli bitse de, sonbaharın gelişini iyiden iyiye hissettiren günler yaşadık geçtiğimiz hafta. Belki biraz erken geldi soğuklar ama bizim adımıza iyi oldu. Çünkü konumuz sonbahardı.

Çocuklarla birlikte mevsimler hakkında sohbet ettik. Sonbaharda gözlemlediğimiz değişiklikleri konuştuk.

Sonbahar yağmurlarından bahsederken yağmurun nasıl oluştuğunu öğrenebilmek için bir deney yaptık.

Sert esen rüzgar ağaçların yapraklarını bahçemize getirdi. Biz de onları toplayıp sanat etkinliklerimizde kullandık.

Orff oyunlarımızı da seçerken haftanın temasını göz önünde bulundurduk ve “Yağmur Yağıyor” oyununu oynadık.

Soğuyan hava oyun saatlerimizin ne keyfini bozdu ne de temposunu düşürdü. Yine her gün bahçeye çıktık. Sınıf içi etkinliklerimize de oyunlarla başladık.

Mutfak etkinliklerinde Zürafalar sınıfı sigara böreği, Kediler sınıfı ise sebze çorbası hazırladı. Böreği ikindi kahvaltısında, çorbayı öğle yemeğinde afiyetle yedik.

Haftanın teması doğrultusunda derslerimizi işlerken önceden belirlediğimiz ayın sanatçılarını tanımayı da ihmal etmiyoruz. Bu ayın müzisyeni Andrea Bocelli. Çocuklarımız gün içerisinde sanatçının müziklerini dinliyor, onu tanımaya çalışıyor, hatta onun parçalarını da içeren oyunlar oynuyorlar. Örneğin bu hafta Zürafalar sınıfı, Bocelli’nin müzikleri eşliğinde tüller kullanarak dans ettiler.

Eğer bu hafta okulumuzu ziyaret ettiyseniz büyük olasılıkla yüksek topuk sesleri duymuş ya da yetişkin insan kıyafetleri giymiş öğrencilerimizle karşılaşmış olabilirsiniz. Çocukların sınıflarda en keyifle oynadıkları objeler gündelik hayata ait olanlar. Bunlar arasında şampuan şişeleri, deodorandlar, yetişkin kıyafetleri, mesleki kıyafetler, takılar, tokalar, çantalar, ve hatta yüksek topuklu ayakkabılar var. Bu tarz objelerle oynamanın çocuklara verdiği keyfin yanı sıra onların hayata hazırlanma süreçlerini desteklediğini biliyoruz. Bu sebeple de sınıflarımızda bu eşyaları bulunduruyoruz. Küçük bir itirafta bulunmak gerekirse, yetişkin kıyafetleri içerisindeki çocukları izlemek bizim için de çok keyifli oluyor.

Yine ara ara okulumuzu ziyaret edenlerdenseniz sınıflardan oldukça keyifli müzik sesleri ve cıvıl cıvıl çocuk kahkahaları geldiğini duyabilirsiniz. Sınıf içi etkinliklerimiz arasında çocuklarımızın hoşuna gidecek müzikler çalarız. Onlar da serbestçe dans ederler. Fakat bu hafta durum biraz değişti. Kelebekler sınıfından Seçkin Yaşar okulumuza bir cd getirdi. Bu cd’deki şarkılar çocukların o kadar hoşuna gitti ki dans etmeye doyamadılar. Yaptıkları figürler gerçekten görülmeye değerdi.

Geçtiğimiz hafta da bir mezun ziyaretçimiz vardı; bu sene mezun ettiğimiz Kuzgun Üsküdarlı. Yine küçük bir itiraf; biz bu ziyaretlerle çok mutlu oluyoruz.

Haftayı Ayşe Verda Metin’in doğum günü kutlamasıyla, danslar ederek, oyunlar oynayarak bitirdik. İyi ki doğdun Ayşe Verda!

Önümüzdeki hafta çok keyifli bir etkinliğimiz olacak. Her sene olduğu gibi bu sene de çocuklarımız turşu kuracaklar. Evlerinden getirdikleri malzemeleri paylaşarak kuracakları turşuları daha sonra evlerine götürecekler. Bu kışın en lezzetli turşusunu yemeye hazır olun.

Bu hafta temamız meslekler değildi fakat biz öğrencilerimizi pek çok farklı mesleği canlandırırken gözlemleme imkanını bulduk.Örneğin hafta başında herbiri seramik sanatçısı oldular. Bir yandan çamur yoğurdular bir yandan da çamura çıkan parmak izlerini incelediler. Ardından yoğurdukları çamura ellerinin izini bıraktılar.

Salı günü herbiri hala sanatçı kimliklerindeydiler. Perküsyon dersine katıldılar, öğretmenleri Şirin Hanım’la tanıştılar. Öğretmenlerinin kendilerine verdikleri ritimleri tekrar etmeye çalıştılar.

Aynı gün bale dersi de vardı. Özellikle ilk defa bu derse katılacak olan kızlarımız bale patiklerini ve mayolarını giyip birinci pozisyonla derse başladılar.

Haftanın teması Vücudumuz’du. Dolayısıyla doktorlar da vardı bu hafta aramızda. Dahiliye uzmanları, ortopedistler, beyin cerrahları, diş hekimleri… Herbiri önlüklerini giyerek hastalarını muayene ettiler, teşhisleri doğrultusunda reçetelerini yazdılar.

Doktor olmadıkları zamanlarda da sınıflarında Vücudumuz hakkında bilgi aldılar. Öğretmenlerinin çizdikleri yüzler üzerine gözler, burunlar, ağızlar yerleştirdiler. İç organların yerlerini ve işlevlerini öğrendiler. Tabi bu arada sofra kesesi ya da kalınciğer gibi yeni yeni organlar da türettiler.

Çocuklar, serbest oyun saatlerinin bir kısmını üst katta, çok amaçlı salonda müzik eşliğinde oyunlar oynayarak, bir kısmını sınıflarında oyuncaklarla, bir kısmını da dışarıda şemsiyeleriyle yürüyüş yaparak geçirdiler.

Bu haftanın mutfak etkinliğini Zebralar sınıfı gerçekleştirdi. Evden getirdikleri malzemelerle kakaolu puding hazırlayıp sonra da afiyetle yediler.

Doğum günü kutlamamız da vardı bu hafta. Kelebekler sınıfından Alaz’ın doğum gününü kutladık hep birlikte.

Ve bir de ziyaretçimiz vardı. 2010 yılında okulumuzdan mezun olan ve bu sene ikinci sınıfa giden Yaren Özcan ziyaretimize geldi.

Önümüzdeki hafta temamız Sonbahar. Geçen haftanın doktorları, ilerleyen günlerde doğa gözlemcisi olacak ve Sonbahar’ı gözlemleyecekler.

Zürafalar, evlerinden getirdikleri bebeklik albümlerini birbirlerine gösterirken çok heyecanlıydılar. Hiçbir fotoğrafı atlamadan aile bireylerini arkadaşlarına tanıttılar. Daha sonra da sanat atölyesinde seçtikleri birer fotoğrafa kağıtlardan katladıkları çiçeklerle çerçeve hazırladılar.

Her fırsatta bahçenin ve güneşin tadını çıkarttık hep birlikte. Bazen de üst katta, çok amaçlı salonumuzda oyunlar oynadık.

Yemek saatlerimiz keyifli ve bol sohbetliydi.

Eski mezunlarımızdan ziyaretimize gelenler oldu bu hafta da. Bu yıl mezun olan Dora Horasan kuzeninin doğum günü için okulumuzdaydı. Geçen yıl mezun olan Zeynep Duru Sarıoğlu ise kardeşi Doğa’yı okuldan almaya geldi. Gelmişken bizlerle zaman geçirip oyunlarımıza katıldılar.