kucukagacanaokulu

Küçük Ağaç’ta yeni eğitim yılına hızlı bir başlangıç yaptık. O kadar ki kendi blogumuz bile bizim tempomuza ayak uyduramadı, okuldan haberler iletmekte yavaş kaldı. 🙂 Öncelikle gecikmeli paylaşımlar için özürlerimizi iletelim ve geride bıraktığımız haftadan birkaç not, birkaç kare aktaralım sizlere.

Ekim ayının ilk haftasının ayrı bir temposu, farklı bir yoğunluğu vardır bizler için. Branş derslerimiz başlar o hafta. Deneme dersleriyle geçer günlerimiz. Öğrencilerimizin, hangi branş derslerine katılacaklarını belirlemeden önce tüm dersleri deneyimlemelerini, tüm öğretmenlerimizle tanışmalarını isteriz. Bu sebeple de tanışma, tanıtma amaçlı dersler planlarız.

Bu yıl haftaya drama dersiyle başlıyoruz. Dolayısıyla da önce drama öğretmenimiz Duygu Hanım’la tanıştık. Öğrencilerimiz bu derse katıldıklarında neler yapacaklarını öğrendiler kendisinden. Hatta kısa bir çalışma da yaptılar.

Modern dans öğretmenimiz Rüya Hanım tüm enerjisini dans yoluyla öğrencilerimize aktardı. Birlikte belki de en eğlenceli dans derslerinden birini deneyimlediler.

Satranç öğretmenimiz Fatma Hanım ise çocukları satranç taşlarıyla tanıştırdı. Bu taşları kullanarak oynayacakları oyunda amaçlarının ne olacağını anlattı.

Perküsyon dersinde  öğrencilerimiz kısa bir ritm çalışmasına katıldılar. Alkışla, bongoyla ve cembeyle öğretmenleri Şirin Hanım’ın gösterdiği ritmleri tekrarladılar.

Yoga dersi bir masal aleminde geçti. Öğretmenimiz Ferda Hanım eşliğinde kocaman bir ormanda dolaşan öğrencilerimiz tavşanlarla, kuşlarla, kaplanlarla ve aslanlarla karşılaştılar.

Çocuklar son olarak jimnastik öğretmenimiz Zülkar Hoca’yla bir araya geldiler. Haftanın son gününe sporla başladılar, jimnastik minderleri üzerinde enerji harcadılar.

Öğrencilerimiz hafta boyu aralarından seçim yapacakları branş derslerimizin yanı sıra sınıfça alacakları derslere de katıldılar. İngilizce öğretmenimiz Sara Hanım Ekim ayı programına hızlı bir giriş yaptı bu hafta.

Sanat ve seramik dersinde Erdegül Öğretmen çocukları kille buluşturdu.

Müzik öğretmenimiz Aylin Hanım ise ritmli, danslı bir tanışma dersiyle başladı seneye.

Öğrencilerimiz bu haftayı branş derslerimizin öğretmenleriyle tanışarak ve hangi derste neler yapacaklarını öğrenerek geçirdiler. Önümüzdeki hafta herbiri ilgi alanları doğrultusunda seçtikleri branşlarda çalışmalarına başlayacaklar. Bizler de onların yıl boyu devam edecek bu çalışmalarını ara ara buradan sizlerle paylaşacağız.

Anne ve babalar, çocuklarının geleceğini düşünürken ilk akıllarından geçirdikleri, onların mutlu olmaları, mutlu oldukları uğraşıları bulmaları olsa gerek. İşte o uğraşıların ne olabileceği ise genellikle kocaman bir soru işareti. Neyse ki bunu keşfetmek için uzun bir süre var çocukların önlerinde. Ve pek çok da imkan… İlgi duydukları alanları tanıyarak, deneyerek kendilerini en rahat ifade edebildikleri kanala girmeleri artık hiç de zor değil. İçinden tercih yapabilecekleri pek çok farklı branş dersleri var.

Örneğin görsel sanatlar… Çocukluk döneminin en büyük zenginliği geniş hayal gücü hiç şüphesiz. Ve bu hayal gücünün en rahat sergilendiği alanlardan biri de görsel sanatlar. Bütün sene hiç ara vermeksizin sanat derslerine katılan öğrencilerimiz, öğretmenleri eşliğinde pek çok farklı malzemeyle çalışma imkanı buluyorlar. Kocaman renkli bir dünyada özgürce hareket ediyorlar. Ortaya çıkan eserler ise hayranlık uyandırıyor hepimizde.

Diğer bir özgürlük alanı ise müzik. Şarkı söylemek, dans etmek, hatta birbirinden ilginç sesler çıkaran enstrümanlarla müziğe eşlik etmek büyük mutluluk kaynağı çocuklar için.

Müzik gerçekten büyüleyici bir hal aldığında ise bir adım daha ilerlemek geliyor içlerinden. Perküsyon derslerinde ritm çalışmalarına katılmak, grupla birlikte uyum içinde çalışırken enerjilerini müzik yoluyla dışarı çıkarmak heyecan verici oluyor.

Yaratıcı drama derslerine katılıp hayal treniyle yolculuk yapmak ise bambaşka bir deneyim. Uzayda bir ormana gidebilir, okyanusun en derinlerinde yüzebilirler. Robot arkadaşlar edinebilir ya da kuş olup uçabilirler. İnsanı hayal gücünden daha özgür kılan bir şey var mı hayatta?

Biraz daha hareketli bir uğraşı seçmek de mümkün. Jimnastik derslerine katılarak beden yeteneklerini keşfetmek çocuklar adına sağlıklı bir yaşama doğru atılacak en önemli adım. Onlar kuvvetlenip esneklik kazanırken ve fiziksel becerileri artarken, spor da minik minik girmeye başlıyor hayatlarına.

Çocukların en keyif aldıkları branşlardan biri de yoga.Hem hareket ediyor hem de hayal güçlerini kullanıyorlar. Kocaman bir ormanda huzur dolu bir zaman dilimi geçiriyorlar birlikte. Bedenleri esneklik kazanırken onlar doğru nefes almayı öğreniyorlar. Zihinlerinin, ruhlarının ve minik bedenlerinin uyumu dengeleniyor. Yüzlerinde kocaman bir gülücükle tamamlıyorlar derslerini.

Ve bale… Müziği seven, dans etmek isteyen çocukların vazgeçilmezi. Mayolarını ve pisilerini giydikleri anda farklı bir boyuta geçiyorlar sanki. Temel bale pozisyonlarını çalışırken müzikle birlikte bedenlerinin yumuşacık salınışı başka bir dünyaya götürüyor onları. Bu yıl da baleyle tanışmak isteyen öğrencilerimiz deneme derslerini aldılar. Hatta oldukça kalabalık bir grup halinde tanıştılar baleyle. 🙂

Masa başında kalıp oyun oynamak isteyenler de oldu. Fakat öyle basit bir oyun değil seçtikleri. İçinde rekabet barındıran, stratejik düşünmeyi gerektiren, dikkat isteyen bir oyun: satranç. Bir şahın ihtiyaç duyduğu güce kavuşmak için de her şeye en başından başladılar.

Birbirinden farklı tüm bu alanlarda büyük bir heyecanla çalışmalarına devam eden çocuklar, bir yandan da başka bir dille, İngilizce’yle tanıştılar. Her gün katıldıkları İngilizce oyunlar ve etkinliklerle kelime dağarcıklarını geliştirmeye başladılar.

Bu kadar güzel çalışmalara katılırken bir yandan da masalların sihirli dünyasını ziyaret ediyor öğrencilerimiz. Her hafta iki – üç kere kütüphaneye geliyor, birbirinden güzel hikayeler dinliyorlar. Evlerinde okumak üzere kitap ödünç alıyorlar. Hızla birer kitap kurduna dönüşüyorlar. Kitap sevgisi çoktan yeşermeye başladı yüreklerinde.

Çocuklar için keşif zamanı çoktan başladı. Tüm branşlarda deneme derslerini aldılar ve seçimlerini yaptılar. Artık her biri arzu ettikleri alanlarda birbirinden keyifli çalışmalara katılıyorlar. Umuyoruz ki bu çalışmalar onları ileri yıllara hazırlayacak, mutlu olacakları alanları keşfetmeleri için onlara ışık tutacak.

Haziran ayı, çocuklar için bütün kış gerçekleştirdikleri çalışmalarının karşılığını alma dönemi oluyor. Satranç öğrencilerimiz de bu süreyi aynı şekilde değerlendiriyor ve seneyi düzenledikleri bir turnuva ile kapatıyorlar.

Satranç dersini alan öğrencilerimizin çoğu geçtiğimiz yıl başlamışlardı bu oyunu oynamaya. Aralarına katılan yeni arkadaşlarıyla birlikte başarılı bir sene geçirdiler ve hızla ilerlediler.

Çocuklar, satranç taşlarının hareketlerini öğrendikten sonra özel hamlelere geçtiler. Piyonun terfi etmesi, rok atmak ve pat gibi hamleleri yapabilen öğrencilerimiz düşünerek uzun uzun oynayabilecek düzeye geldiler. Konsantrasyonları yükseldi. Artık mat yaparak oyun bitirebiliyorlar.

Satranç öğrencilerimiz bu yılın son dersinde yine bir turnuva düzenlemeyi tercih ettiler. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen turnuva oldukça çekişmeli geçti. Ve sonunda öğrencilerimizin her biri ufak birer hediyeyle ödüllendirildi.

Bu kadar keyifle ve başarıyla satranç oynayan öğrencilerimizin bu oyunu ilerleyen yıllarda da devam ettireceklerine ve satrançla iç içe geçirdikleri zamanın onlara eğlencenin çok ötesinde kazanımlar sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Ve bir kere daha onları tebrik ediyoruz.

Biz her yıl 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü drama öğrencilerimizin sunumunu izleyerek kutluyoruz. Çocuklar, bütün yıl gerçekleştirdikleri yaratıcı drama çalışmalarının birkaç haftasını bizlere sergileyecekleri oyuna ayırıyorlar. Bazen kendileri bir metin yazıyor, bazen de sevdikleri bir kitabı oyunlaştırıyorlar. Bu yıl bir kitap üzerinden gitmeyi tercih ederek Bay Majör ile Klasik Müzik Masalları serisinden Dağınık Oda hikayesini seçtiler. Drama öğretmenimiz Duygu Hanım metin uyarlamasını gerçekleştirdi. Çocuklar da hikayeye renkli dokunuşlar yaptılar. Sonuçta ortaya “Hayal Köprüsü” çıktı.

Hayal Köprüsü, en yakın arkadaşı başka bir şehre taşındığı için üzülmekte olan Zeynep’in bir müzik araştırmacısı olan Bayan Majör ile tanışması ile başlıyor.

Zeynep, Bayan Majör’den müziğin tüm canlıları mutlu edebildiğini, hatta hayallere uzanan bir köprü olduğunu öğreniyor. Birlikte Chopin’in eşsiz müziklerini dinliyorlar. Onlara dans eden kelebekler ve kediler eşlik ediyor.

Zeynep müziğin etkisiyle tekrar eski neşesine kavuşuyor. Oyunun sonunda annesi ve kardeşleri de ona katılıyorlar. Hepsi birlikte yeni bir hayal kurarak masmavi bir kumsala gidiyor, orada sıcacık güneşin tadını çıkarıyorlar.

Drama öğrencilerimiz, Chopin’in eserleri eşliğinde hayallere uzanan bir köprü kurdular. Kelebekler kanatlarını çırptıkça, kediler kuyruklarını salladıkça neşeleri bize de bulaştı. Hayallere uzanan köprüden hep birlikte geçtik ve oyun sona erdiğinde hepimiz başka bir dünyadaydık.

Yanımızda bir de konuğumuz vardı, piyanist ve müzik terapisti Renan Koen. Hayatını müziğe adamış olan Renan Hanım, müzikli bir sabahta bizlere eşlik etmek üzere okulumuza kadar gelmişti. Bizler çocuklarla birlikte müziğin içimizde uyandırdığı neşeyi keşfederken o da hoş sohbetiyle bize eşlik etti ve sorularımızı yanıtladı. Çocukların müzik dinleyicileri olmaktan öte müzik üreten insanlar olarak yetişmelerinin önemi üzerinde durdu. Ve sohbetimizin sonunda, o günün hatırası olarak ziyaretçilerimizin oyun davetiyelerini imzaladı.

Drama öğrencilerimizin bu yılki sunumu bizleri keyifli ve bol müzikli bir gezintiye çıkardı. Ve galiba bu gezintiden bize kalan en net görüntü yüzlerindeki kocaman gülücükler oldu.

Ve branş derslerimiz başladı. Çocuklar geçtiğimiz haftayı branş öğretmenleriyle tanışarak ve ilk derslerine katılarak geçirdiler. İlk olarak drama dersine katıldılar. Duygu Öğretmen’le birbirinden keyifli oyunlar oynadılar. Kuş olup uçtular, mısır tanesi olup patladılar ve el ele verip biraz ötelerindeki gök kuşağının altından geçtiler.

Perküsyon dersinde Şirin Hanım çocukların bongo ve djembelerle tanıştırdı. Çocuklar öğretmenlerinin vuruşlarını modelleyerek ilk ritim denemelerini gerçekleştirdiler.

Satranç dersinde önce Fatma Öğretmen, ardından da şah, vezir, fil, ve diğerleri kendilerini tanıttılar. 

Yoga saatinde çocuklar aslandan tavşana, attan timsaha dönüşürlerken müthiş eğlendiler.