Baharın gelişiyle birlikte enerjimiz iyice yükseldi. Uzun ve soğuk bir kışı sıcacık okulumuzda geçirdik; artık dışarı çıkma zamanı. Gezi organizasyonlarımıza başladık. İlk gezimizi de daha önce hiç gitmediğimiz bir yere, Kelebek Çiftliği’ne yaptık. Bugün Kediler ve Zürafalarla birlikte kelebeklerin arasındaydık.
Gezimizin başında kısa bir film izledik. Bu filmde yumurtalarından çıkan tırtılların sürekli beslenerek bir ay içerisinde ilk hallerinin yüz katı büyüklüğe ulaştıklarını gördük. Bu kocaman tırtıllar daha sonra pupalarının içerisinde iki, üç hafta kadar bir sürede olağanüstü bir değişim yaşadılar ve dışarıya göz kamaştırıcı kelebekler olarak çıktılar. Her bir kelebek farklı renklerde ve desenlerde kanatlara sahipti. Bu kanatlar onlara eşsiz güzelliklerini veriyor ve aynı zamanda kamufle olmalarını sağlıyordu.
Filmin ardından pupa dolabındaki pupaları inceledik. Bazı kelebeklerin pupalarını yırtarak çıkışlarını gördük. Onlar ıslak kanatlarını kuruturlarken biz gezimize başladık.
Kelebek serasına girdiğimizde bizi rengarenk kelebekler karşıladı. Çiçekten çiçeğe uçuyor, kendileri için bırakılmış meyvelere konarak besleniyorlardı. Bazıları ise bir yaprağın üzerine ya da bir ağaç gövdesine tutunmuş kıpırdamadan duruyorlardı.
Seranın içerisini birkaç kere dolaştık. Bize eşlik eden rehberimizin gösterdiği kelebek yumurtalarını ve tırtılları gördük. En beğendiğimiz kelebekleri birbirimize gösterdik. Güneşin ve yeşilin tadını sonuna kadar çıkardığımız bu güzel gezinin sonunda enerjimizde hiçbir şey kaybetmeden, gördüğümüz kelebekleri resmetmek üzere okulumuza döndük.