Archive for Kasım, 2011

Öğretmenler Günü

Geçtiğimiz perşembe günü Küçük Ağaç’ın en mutlu bireyleri muhtemelen öğretmenlerdi. Öğrencileriyle birlikte çok keyifli bir öğretmenler günü geçirdiler. Eski, yeni pek çok veliden kutlama telefonları ve mesajları geldi. İkindi kahvaltısında hep birlikte Küçük Ağaç pastası yenildi. Dolu dolu kutladık öğretmenler gününü.
 
 
Bu yıl öğretmenlerimiz Işık Hanım’a küçük bir sürpriz hazırlamışlardı. Bu sürprizin içerisinde çocuklar da yer aldığı için sizlerle paylaşmadan edemedik. Kelebekler, Kediler ve Zürafalar sınıfı öğretmenleri, öğrencilerine “Sence Işık Hanım kim?” diye bir soru sordular. Bu ve benzeri sorulara gelecek cevapların, Işık Hanım için çok değerli olacağı düşüncesiyle hazırladılar bu küçük sürprizi.
 
 

İşte Kelebekler sınıfından gelen cevaplardan bazıları…

Sence Işık Hanım kim?
Seçkin: Komşu. Güzel bir komşu.

Işık Hanım ne iş yapıyor?
Defne Aydınoğlu: Işık Hanım müdür. Bilgisayarda bir şey okuyor.

Sence Işık Hanım bu okulda ne iş yapıyor?
Rüzgar: Bize güzel cevaplar söylüyor.

Işık Hanım kim?
Doğa: Bizim okulumuzun müdürü.
Peki sence okulda ne yapıyor?
Doğa: Annem yokken resimlere bakıyoruz.

Işık Hanım bu okulda ne iş yapıyor sence?
Lila: Yeni gelenlere mektup veriyor veya başka bir şey.

 

Kediler sınıfından da çok güzel cevaplar geldi.

Sence Işık Hanım nasıl biri?
Zeynep Sarı: İyi biri.
Peki bu okulda ne iş yapiyor?
Zeynep Sarı: O bize bakmaya geliyor.

Işık Hanım bu okulda ne yapıyor?
Onur: İş yapıyor.

Işık Hanım bu okulda ne yapıyor?
Sarp Sayın: Herkese konusma işi yapıyor.

Işık Hanım bu okulda ne iş yapıyor?
Batu: Annemle, benle sohbet ediyor.

 

Ve son olarak Zürafaların gülümseten cevapları…

Sence Işık Hanım nasıl biri?
Ada: Güzel biri. Tatlı biri. Kendisini seviyorum.
Onunla nelerden konusuyorsunuz?
Ada: Abimi konusuyorum.

Sence Işık Hanım nasıl biri?
Ayşe Verda: Çok güzel biri. Saçları ona çok yakısmıs.
Peki bu okulda ne iş yapıyor?
Ayşe Verda: Müdirehanımlık yapıyor.

Işık Hanım’a ne söylemek istersin?
Zeynep Su: Işık Hanım, saçlarınız çok güzel.

Işık Hanım okulda ne iş yapıyor?
Sarp Besler: Müdürlük yapıyor. Her şeyi yönetiyor. Patronluk taslıyor. 

Işık Hanım’a ne söylemek istersin?
Selim: “Ne yapıyorsun?” derim.

Işık Hanım nasıl biri sence?
Egehan: İyi birisi. Bizi ziyaret ediyor. Bazen de istedigi seyleri söylüyor.
Ona ne söylemek istersin?
Egehan: İyi ki doğdun.

Leave a comment »

Zürafaların Sunumu; Suda Yaşayan Hayvanlar

Bu hafta Zürafalar “Suda Yaşayan Hayvanlar”ı işlediler. Pek çok su hayvanını tanıdılar, oyunlar oynadılar, sanat etkinlikleri yaptılar. Son olarak da bir sunum gerçekleştirdiler. Kediler sınıfının dinleyici olarak katıldığı bu sunumda her öğrenci kendi seçtiği bir su canlısını resimler eşliğinde arkadaşlarına tanıtmaya çalıştı. Tüm öğrenciler o kadar güzel hazırlanmışlardı ki hem çok başarılı hem de çok eğlenceli bir sunum izlettiler bizlere.

Sarp Besler’in seçtiği hayvan müren balığıydı. Ondan, en uzun müren balığının boyunun dört metreye ulaştığını öğrendik.

Zeynep Su bize farklı ortamlarda yaşayan rengarenk deniz yıldızlarının resimlerini gösterdi.

Egehan, deniz yılanlarının zehirli hayvanlar olduklarını söyledi.

Ayşe Verda da deniz yıldızlarını seçmişti ve bize gittiği bir tatilde bulduğu deniz yıldızından bahsetti.

Kılıç balıklarını tanıtan Selim, bize bu balıkların çok güzel resimlerini gösterdi.

Murathan’dan köpek balıklarının derilerinin zımpara gibi olduğunu öğrendik.

Elifnaz bize yavru deniz kaplumbağalarının yumurtadan çıktıktan sonra nasıl denize doğru ilerledikleirni anlattı ve bu hayvanların nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Deniz Atay bizim için “Balinalar” kitabını getirmişti. Bu kitabın resimlerine bakarken dünyadaki en büyük hayvanın balina olduğunu öğrendik.

Ayşenaz bize yunusların memeli hayvanlar olduklarını ve kafalarının üzerindeki delikten nefes aldıklarını söyledi.

Yengeçleri anlatan Akın arkadaşları için bir de sürpriz hazırlamıştı. Herbiri için ayrı ayrı yengeç resimleri hazırlamış ve boyamıştı.

Arya bizim için yanında sünger getirmişti. Ondan da süngerlerin denizin dibindeyken siyah olduklarını, denizden çıkarıldıklarında sarıya dönüştüklerini öğrendik.

Ve son olarak Ada Bars bize denizatlarını tanıttı. Gözleri birbirinden bağımsız hareket edebilen bu hayvanların erkeklerinin hamile kaldığını söyledi.

Zürafalar sınıfı sunumları için çok çalışmışlar, iyi hazırlanmışlardı. Kimisi seçtikleri hayvanların fotoğraflarını getirmiş, kimisi de resimlerini çizmişti. Herbiri seçtikleri hayvanları başarıyla tanıttılar. Onlar hakkında bize bilmediğimiz, ilginç bilgiler aktardılar. Zürafalar, bu ilk sunumlarında harikaydılar.

Leave a comment »

Reçel Zamanı

Turşular kurulalı yirmi günü geçti. Muhtemelen tadına bakmışsınızdır artık. Sıra geldi reçel kaynatmaya. Çarşamba günü hep birlikte masaların başına geçtik, kolları sıvadık, ayvaları küçük küçük doğradık. Yoruldukça ara verip tadlarına da baktık.

Ardından Işık Hanım’ın ayvaları mutfak robotunda rendelemesini izledik. Rendelenen ayvaları kocaman bir tencereye doldurduk ve üzerine şeker döktük. Daha sonra kaynatılmak üzere tencereyi mutfakta bırakıp sınıflarımıza döndük. Artık kış için reçelimiz de hazır.

Reçel kaynatmanın haricinde çok keyifli başka etkinlikler de oldu bu hafta. Örneğin Kediler Sınıfı ilk aile katılım etkinliklerini gerçekleştirdiler. Zeynep Sarı’nın anne ve babası çocuklar için çok eğlenceli bir kukla gösterisi sergilediler. Kırmızı Başlıklı Kızı canlandırdıkları gösterileri çocukların beklediğinden oldukça farklıydı. Mesela bu hikayede çağrıldıklarında perde önüne gelen aslan ve fil vardı. Üstelik de oyunun sonunda kötü kalpli olmayan, sadece acıkınca ne yapacağını şaşıran kurt, nasıl davranması gerektiğini öğreniyor ve iyi bir kurt oluyordu. Çocuklar kahkahalar arasında izlediler bu kukla gösterisini.

Zürafalar un üzerinde çizgi çalışmaları yaptılar. Öğretmenlerinin tahtaya çizdiği farklı şekilleri onlar da un üzerine aktarmaya çalıştılar.

Sanat dersi yine çok eğlenceliydi. Bir çorap, birkaç boncuk ve bir tutam kağıt şeridini kullanarak rengarenk kuklalar yaptık. Sonra da onları oynattık.

Orff saatlerinde her sınıf farklı farklı oyunlar oynadı. Kelebekler, “Örtünün Altında Ne Var?” oyununu oynadılar. Orff enstrümanları eşliğinde oynanan bu oyunu geçen haftaki yaşantı grubumuza katılan velilerimiz artık biliyorlar. Kedilerin oyunu ise “Sevimli Hayvanlar”dı. Bu oyunda da çocuklar Orff enstrümanlarını kullandılar. Farklı hayvanların sesleri için farklı enstrümanlar belirlediler. Örneğin kedi için çelik üçgen, leylek için marakas, kurbağa için guiro kullandılar. Ve enstrümanlar eşliğinde şarkılarını söylediler.

Hava soğuktu, ama bahçe keyifliydi. Hele de çığlık atma oyunu oynayınca…
 
 
Zürafalar sınıfının bu haftaki konusu “Suda Yaşayan Hayvanlar”dı. Bir ara onları çok amaçlı salonda küçük bir kılıç balığı sürüsü halinde gördük. Kılıçlarını birbirlerine değdirmeden yüzüyor, ağa takılan arkadaşlarını kurtarıyor, balıkçıya yakalandıklarında da ölü taklidi yaparak ondan kurtuluyorlardı.
 
 
Zürafalar, “Suda Yaşayan Hayvanlar” konusu kapsamında cuma günü bir sunum gerçekleştirdiler. Kedilerin de dinleyici olarak katıldıkları bu sunumda herbiri seçtikleri bir deniz canlısını resimler eşliğinde arkadaşlarına tanıttılar. Hayatlarının bu ilk sunumuna çok güzel hazırlanmışlardı. Ama çok da detaya girmeden zürafaların bu çalışmalarını ayrı bir yazıda aktarmak daha keyifli olacak.
 
Cuma günü bir de ziyaretçileri vardı zürafaların. Sarp Besler hamster’larını getirdi sınıfa. Mert ve Beyza adındaki bu hamster çiftinin altı tane de yavrusu vardı. Bütün günü sınıfta geçiren hamster ailesini öğrenciler uzun uzun gözlemlediler.
 
 
Bir de doğum günü kutladık bu hafta. Kelebekler sınıfından Defne Myra Sulam dördüncü yaşına girdi. Doğum günün kutlu olsun Defne!
 
 

Leave a comment »

Çocuklardan Rol Çaldık

Size bir soru; bugün kaçınız çember oldu ve kahkahalar arasında şarkılar söyleyerek döndü? Ya da kimler hiç tanımadığı veya çok az tanıdığı insanlarla dans ederek iletişim kurdu? Daha önce hiç elini sürmediği müzik enstrümanlarını çalanlar var mı? Biz bir grup eğitimci ve veli bir araya gelerek tüm bunları yaptık. Çocuklarımızdan rol çaldık, onların yaşına döndük ve birlikte Orff oyunlarına katıldık. Çok keyifliydi.


Günlerdir duyurusunu yaptığımız Orff etkinliğimiz bugün gerçekleşti. Eğitim koordinatörümüz Filiz Yaşar, oyunlar ve danslar eşliğinde bize Orff metodu hakkında geniş bilgi verdi. Herbir oyunun çocuklarda vücut farkındalığını, koordineli hareket becerisini nasıl desteklediğini deneyimleyerek gördük. Müziği dinleyerek, müziğe göre dans ederken çocukların ne gibi kazanımları olduğunu öğrendik. Çocukların zekalarının farklı yönlerde güçlü olduğunun fakat bu farklı yönler arasında çok da büyük bir mesafe olmaması gerektiğinin altını çizdik. Bu mesafenin açılmaması için Orff metodunun verdiği desteği gördük. Böyle anlatınca kuru bilgi oluyor aslında. Hatta bir süre sonra kafa da karıştırabiliyor. İşte biz tam da bu sebeple her yıl Orff yaşantı grubunu oluşturuyoruz. Keyifle, eğlenerek, çocuklaşarak ve deneyimleyerek Orff’un ne olduğunu velilerimize gösterebilmek için.


En iyisi günün keyfli kısımlarından bahsetmek. Filiz Hanım bizim için pek çok oyun hazırlamıştı. Bunlardan biri Kaos ve Düzen’di. Kendimizi bir heykel müzesindeki heykeller olarak hayal ettik. Kendimize bir poz belirleyip heykele dönüştük. Gece olup da müzenin ziyaretçileri gittiğinde Kaos ortaya çıktı ve tüm heykelleri bozmaya başladı. Neyse ki Kaos’un kardeşi Düzen de oradaydı ve bozulan heykelleri eski hallerine getirmeye çalıştı.


A Ram Sam Sam’da giderek hızlanan müziğe uyarak önümüzdeki bageti yanımızdaki arkadaşımıza geçirdik. Çıkmalı bir oyundu. Çıkan, seçtiği bir enstrümanı çalarak oyuna eşlik etti.


Hepimizin çocukken oynadığı el şaklatmalı oyunları da oynadık. Ama galiba eski performansımızı biraz yitirmişiz. Eller sık sık karıştı.


“Örtünün Altında Ne Var” oyununda Orff enstrümanlarını dokunarak tanımaya çalıştık. Klave, tırtır, marakas, zil gibi farklı farklı enstrümanlar çıktı örtünün altından. Ve biz bunları çalarak hep birlikte şarkı söyledik.

Tüm etkinlik boyunca toplam sekiz oyun oynadık. Herbirinin ardından Filiz Hanım bize oyunun amacını, eğitimcilerin bu oyunlar esnasında çocuklarda neleri gözlemlediklerini anlattı. Velilerimiz de evde çocuklarının yaptığı geri yürümeleri, el şaklatmaları ya da farklı cisimlerle ritim tutmaları etkinlik boyunca deneyimledikleri Orff oyunlarıyla ilişkilendirerek bizlerle paylaştılar. Bol kahkahalı, çok keyifli ve bir o kadar da içi dolu bir programdı bugünkü. Geçen sene de söylediğimiz gibi, gelen velilerimiz Orff’u tanıyarak ayrıldılar okuldan. Ve sene sonunda öğrenciler Orff sunumlarını yaparken herbiri çocuklarının performansını bilinçli bir gözle seyredebilecek, neleri başarmakta olduklarını açıkça görebilecekler.


Bu arada bugünkü programda sanat öğretmenimiz Niyazi Selçuk’un da velilerle bir paylaşımı yer alıyordu. Okul öncesi yaş grubundaki çocuklarda sanat derslerinin neleri hedeflediğini, öğrencilere “ezbere resim” yaptırılan ülkemizde aslında yaklaşımın nasıl olması gerektiğini, velilerin bu konuda ne gibi destekler verebileceğini anlatan Niyazi Bey çocuklarda yaratıcılığı desteklemek adına yapılabilecekler konusunda da oldukça kapsamlı bilgi aktarımında bulundu.

Leave a comment »

Orff’a Davet

Mümkün olan her kanaldan size ulaşmaya çalışıyoruz, çünkü tüm velilerimizi pazar günü okulumuza bekliyoruz. Her yıl oluşturduğumuz Orff yaşantı grubumuz bu yıl 13 Kasım Pazar günü saat 11:00’de bir araya geliyor. Amacımız sizleri Orff öğretisi hakkında bilgilendirmek. Tamamen  yetişkinlere yönelik olan bu organizasyonda birlikte oyunlar oynayacak, danslar edeceğiz. Biraz çocuklaşacak, çok gülecek ve çok eğleneceğiz. Çocuklarımızın her hafta eğitim programları dahilinde katıldıkları Orff çalışmalarında kazanımlarının neler olduğunu birlikte keşfedeceğiz.

Leave a comment »

İlk Gezi

Bu hafta Küçük Ağaç’ta ilklerin haftasıydı. Yeni eğitim döneminin ilk partisini bu hafta verdik. İlk gezimizi de yine bu hafta içerisinde gerçekleştirdik. Kadıköy Belediyesi Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne giderek sağlıklı dişlere sahip olmak için neler yapmamız gerektiği ile ilgili bilgiler aldık. Hangi gıdaların sağlıklı, hangilerinin zararlı olduğunu, neden dişlerimizi fırçalamamız gerektiğini ve eğer fırçalamazsak dişlerimizin nasıl çürüyeceğini öğrendik. Dişlerimizi nasıl  fırçalamamız gerektiğini gösteren bir film izledik. Sunumun sonunda bize hediye edilen diş fırçalarını ve macunları alarak okulumuza geri döndük.


Kedilerin ve Zürafaların katıldıkları bu gezi, her iki sınıfta hafta boyu işlenen “Sağlığımız” konusuyla örtüşmesi açısından da önemliydi. Gezinin haricinde de sağlık üzerine sohbetler edildi, atölye çalışmaları ve mutfak etkinlikleri yapıldı.

Kediler sınıfı, karton üzerine sıktıkları farklı renklerde (ve kokularda) diş macunlarını elleriyle yayarak desenler oluşturdular.


Kış meyveleri üzerine sohbet ettikten sonra evlerinden getirdikleri muz, elma, armut, kivi ve narlarla nefis bir meyve salatası hazırladılar.


Zürafalar, boş ilaç kutularını kullanarak bir ecza dolabı oluşturdular.


Haftanın bütün etkinlikleri sağlık üzerine değildi şüphesiz. Örneğin sanat dersinde çok keyifli bir çalışma gerçekleştirildi. Önce bahçeye çıkan çocuklar sonbaharın ağaçlarda yarattığı değişikliği gözlemlediler. Yaprakların birer birer dökülüşünü izlediler. Ardından sınıfa girerek bu dökülen yaprakların dokularını pastel boyaları kullanarak kağıda aktardılar.

Zebralar, birkaç mandal, bir leğen ve biraz da sabunlu suyla inanılmaz derecede keyifli dakikalar geçirdiler.

Kediler, koca bir alanı koşarak, tek ayak üstünde zıplayarak ve hatta yerde sürünerek geçirdiler.

Undan yapılan bir resim ya da oyuncaklarla oluşturulan bir cisim büyük keyif verdi sanatçısına.

Küçük bir misafirimiz de vardı. Zürafalar sınıfından Poyraz İzgi’nin kuşu Fıstık’ı ağırladık bu hafta.

Sınıf içi etkinliklerini tamamlayan Kelebekler, bahçeye çıkıp doya doya oyunlar oynadılar.

Ve haftanın son günü bayramlaştık hep birlikte. Çocuklar, Işık Hanım’ı ziyaret ettiler. Bayramını kutlayıp elini öptüler, ikram ettiği çikolatalardan yediler.

Eve gitme vakti geldiğinde aileleri için hazırladıkları bayram tebrik kartlarını çantalarına koyarak okuldan ayrıldılar. Şimdi hepimiz için tatil zamanı. Perşembe günü tekrar okulda bir araya gelinceye kadar herkese iyi tatiller ve iyi bayramlar.

Leave a comment »

Aksesuar Partisi

Koskoca bir ekim ayını geride bıraktık. Çoğumuz için oldukça yoğun ve farklı bir aydı bu. Okula yeni başlayanlarımız vardı aramızda. Bir yandan yeni okullarına alışmaya, bir yandan da sınıflarının etkinliklerine katılmaya çalışırken oldukça yoruldular. Diğerleri de yazı geride bırakıp yeni eğitim döneminin temposuna ayak uydurmaya çalıştılar.

Uzun lafın kısası hepimiz epeyce yoğunduk. Bir partiyi hakettik. Eğlenceli bir parti olması için de bir tema belirledik; aksesuar partisi. Taktık, takıştırdık, yetmedi yüzlerimizi boyadık, öğle yemeği öncesi çıktık çok amaçlı salonumuza.
Kızlar tercihlerini genelde takılardan yana kullanmışlardı. Renk renk kolyeler, bilezikler, yüzüklerle katılmışlardı partiye. Erkekler de şapkalarını, papyonlarını ve kravatlarını takıp gelmişlerdi. Maskeli yüzler de vardı aramızda. Eh bu kadar süslenince, bir de defile yapmak kaçınılmaz oldu.
Defilenin ardından müzik eşliğinde oyunlar oynamaya başladık.
Her sınıfın ayrı ayrı hazırladığı orff sunumlarını izledik.
Hep birlikte dans ederek, oyunlar oynayarak keyifli, rengarenk bir sabah geçirdik ve ekim ayının yorgunluğunu üzerimizden attık. Bakalım bir sonraki partimizin teması ne olacak.

Leave a comment »