kucukagacanaokulu

Küçük Ağaç’ta tüm öğrenciler günde en az bir kere sanat atölyesine girerler. Yaratıcılıklarını ortaya koyan, becerilerini geliştiren çalışmalar yaparlar. Bazen haftanın temasıyla örtüşen, konularını pekiştiren faaliyetler içerisinde yer alırlar, bazen de kendi özgün eserlerini üretirler. Farklı teknikleri denerler. Resim ya da seramik yapar, atık materyallerden yeni ürünler ortaya koyarlar.

Çocukların sene boyunca yaptıkları bu çalışmalar arasından seçilen bazı eserler, haziran ayının son haftası okulumuzun bahçesinde aileler için sergilenir. Duvarlar, korkuluklar, bahçeye çıkarılan masalar, pencere içleri, banklar, ağaçlar, oyun evinin çatısı… Bahçede gözünüze çarpabilecek her nokta sergimizin teşhir alanına dönüşür. Her taraf çocukların eserleriyle rengarenk olur.

Bu yılki sergimizi dün gerçekleştirdik. Sabahtan başlayarak ikindiye kadar bahçemizi çocukların eserleriyle donattık. Ve ilk olarak onlara, yani eser sahiplerine gezdirdik sergimizi.

Ardından aileler gelmeye başladılar. Sergilenen eserler arasında dolaştılar, çocuklarının da yardımıyla onlara ait resimleri, çalışmaları buldular.

Son iki ay okulumuzda atölye çalışmaları yapan Simla Sunay’ ın öğrencilerinin çalışmaları da sergide yer aldı.

Birkaç ay evvel okulumuzda gerçekleştirilen Kedi Evi projesi kapsamında, barınaklara mama bağışı yapılması için hazırlanan baskı resimler de yine sergilenen eserler arasındaydı. Arzu eden velilerimiz, mama bağışı yaparak çocuklarının baskı resimlerini aldılar.

Ne yağmur riski, ne rüzgar esintisi… Sergimiz yine çok keyifli ve samimi bir atmosferde gerçekleşti. Bir yanda çocuklar oyunlarını oynarken, diğer yanda aileler bol bol sohbet etme imkanını buldu.

Haziran ayı öğrencilerimizin sunumlarıyla geçti. Çocuklar sene içerisindeki çalışmalarını gerek sahne üzerinde gerekse okul sergisinde aileleriyle paylaştılar. Bizler bu güzel paylaşımları, başarılı sunumları keyifle izledik. Ve bunları ortaya koyan öğrencilerimizle bir kere daha gurur duyduk.

Böylece yoğun bir kış dönemini geride bıraktık. Temmuz ayıyla birlikte okulumuzda yaz dönemi başlıyor. Öğrencilerimiz için keyifli bir program hazırladık. Renkli ve eğlenceli geçeceğine inandığımız yaz dönemimizde görüşmek üzere, şimdilik iyi hafta sonları…

İçinde bulunduğumuz günlerde Küçük Ağaç’a düzenli olarak ziyaretçiler geliyor. Bu ziyaretçiler, kış boyu okullarında İngilizce ya da Almanca eğitimi almış olan ve yaz aylarında bu lisanlardaki pratiklerini arttırmak isteyen ilköğretim öğrencilerinden oluşuyor. Her gün iki saat Küçük Ağaç’a gelerek okulumuzda düzenlenen dil atölyesi çalışmalarına katılıyorlar.

Atölye çalışmaları oldukça keyifli bir ortamda yapılıyor. Çocuklar, oyun oynayarak, yaratıcı drama ve sanat etkinliklerine katılarak lisanlarını pekiştiriyorlar. İngilizce ve Almanca’yı yaşayarak, deneyimler edinerek öğreniyorlar. Katıldıkları etkinlikler bir yandan da onların özgüvenlerini ve farklı alanlardaki becerilerini destekliyor, kendilerini tanımalarını sağlıyor.

Dil atölyesinde çocukların katıldıkları etkinlikleri anlatmanın en güzel yolu atölyede geçen bir günlerini aktarmak olsa gerek. Geçtiğimiz hafta çalışmalarına başlayan dil atölyesinde ilk gün tanışma oyunlarıyla geçti. Çocuklar toplar eşliğinde kendilerini tanıttılar. Ardından kendilerine dağıtılan resimler üzerinden fiziksel özelliklerine uygun detayları, sevdikleri ve sevmedikleri yiyecekleri, sporları, hayvanları işaretlediler. Daha sonra sırayla grup önüne çıkarak, işaretlemiş oldukları özelliklerini, beğenilerini arkadaşlarıyla paylaştılar.

Günün son etkinliğinde eşli olarak bir sanat çalışması gerçekleştirdiler. Büyük kraft kağıtlarına aktardıkları silüetlerini fiziksel özelliklerine uygun şekilde boyadılar. Boş kalan yerlere hoşlarına giden şeyleri resmettiler.

Çalışma grupları, yaşları birbirine yakın, lisan düzeyleri farklılık gösteren çocuklardan oluşuyor. Bu farklılık, çocukların sadece öğretmenlerinden değil, birbirlerinden de öğrenmelerine imkan sağlıyor. Çalışma boyunca çocuklar, mümkün olduğunca yabancı dillerini kullanmaları yönünde teşvik ediliyorlar.

Her günün çalışmaları, okulumuz pedagoglarının belirledikleri beceri başlıkları çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Haftalık olarak hazırlanan zengin program, keyifli oyunlar, drama ve sanat etkinlikleri, çocukların dil pratiklerini eğlenceli bir şekilde arttırmalarını sağlıyor.

Bu yılın en güzel babalar günü hediyesini muhtemelen Küçük Ağaç öğrencileri hazırladılar. Babalar gününe denk gelen sene sonu gösterilerindeki performansları  çok etkileyici ve çok güzeldi. Ailelerinin yüzlerindeki gururla karışık duygu yoğunluğu onların da aynı görüşte olduğunu gösterdi bize.

Dolu dolu bir program hazırlamıştık velilerimize. Türkçe ve İngilizce koro, Zebraların bir, diğer tüm sınıfların ikişer Orff dansı, bale, perküsyon ve jimnastik performansları… Böylesine yoğun bir program akışı içerisinde çocuklar başarıyla sunumlarını gerçekleştirdiler. Güzellikleriyle, enerjileriyle, pırıltılarıyla doldurdular sahneyi.

Açılışı tüm öğrencilerin katılımıyla oluşan Küçük Ağaç korosu yaptı. Cıvıl cıvıl Türkçe şarkılar söylediler, dans ettiler. Ardından sıra İngilizce şarkılara geldi. Çocuklar, sene boyu aldıkları İngilizce derslerinde öğrendiklerini, şarkılar eşliğinde sergilediler ailelerine.

Orff sunumlarında yaşlarına uygun danslarla güzel bir görsel performans gerçekleştirdiler. Aynı zamanda da bu danslardaki kazanımlarının neler olduğunu gösterdiler.

Minik penguenlerin ve güzeller güzeli Macar kızlarının bale performansları büyük alkış topladı.

Perküsyon öğrencilerinin sunumu, sene sonu gösterisinin temposunu arttırdı.

Ve son olarak sahneye çıkan jimnastik öğrencilerinin gösterisi her sene olduğu gibi bu sene de hareketli bir final yaşattı hepimize.

Tüm performanslar sergilenip bittiğinde sıra mezuniyet törenine geldi. 2012 yılının Zürafalar sınıfı, kepleri ve cübbeleri içerisinde sahneye gelerek Küçük Ağaç bayrağını 5 yaştaki arkadaşlarına teslim ettiler ve eğitim hayatlarının ilk diplomalarını aldılar. Pek çoğu 2,5 – 3 yaşlarından beri aramızda olan öğrencimizi ilköğretime uğurlamak bizler için gurur verici fakat bir o kadar da zor oldu. Her birine bir kere daha bol şans ve başarılar diliyoruz.

Sene sonu gösterimizin ardından velilerimizden çok güzel geri bildirimler aldık. Pek çoğu telefonlarla ve mesajlarla mutluluklarını paylaştılar. Çocuklarıyla ne kadar gurur duyduklarını aktardılar bizlere. Böylece bu yılın en güzel pazar günü geride kalmış oldu. Hepimizi keyif, mutluluk ve gurur içerisinde bırakarak…

Haziran ayı sıcakları da beraberinde getirince bahçede geçirdiğimiz zaman epeyce arttı. Çocuklar oyun saatlerinin yanı sıra pek çok sınıf etkinliği için de bahçeye çıkıyorlar. Yaz mevsimi ve su temalarını işlerken bahçe en ideal faaliyet alanı haline geliyor.

Geçtiğimiz hafta önce zebralar, ardından kelebekler mayolarını getirdiler okula. Zebralar mayolarını giyerek kum havuzunda oyun oynadı. Kelebeklerse düzenledikleri defilenin ardından dans ederek eğlendiler.

Su, bu sıcaklarda en keyifle işlenen tema oldu şüphesiz. Çocuklar kuru yemişlerini yedikten sonra kirlenen tabaklarını yıkadılar. Suyla oyunlar oynadılar.

Tişörtlerini yıkayarak öğretmenlerinin gerdiği iplere astılar.

Büyük gruplar ise hafta boyu desen çalışmaları yaptılar. Kediler desenlerini kendileri çizdikleri bir tişört ve etek hazırladılar. Zürafalar ise yemeni desenlerini kağıda aktardılar.

Zürafalar, yağmurlu havalar yüzünden bir türlü gidemedikleri Pierre Loti Tepesi’ne geçtiğimiz hafta gittiler. Önce Haliç’i resmeden çocuklar okulda hazırlanan sandviçlerini yedikten ve ayranlarını içtikten sonra Pierre Loti’nin evini gezdiler.

Geçtiğimiz hafta satranç dersini alan öğrenciler arasında bir turnuva düzenlendi. Turnuvanın birincisi Egehan, ikincisi ise Sarp oldu. Deniz ve Poyraz üçüncülüğü paylaştılar.

Ve geride bıraktığımız on gün içerisinde peş peşe doğum günü partilerine katıldık. Batu, Zeynepnaz, Zeynep Su, Tolga, Eren, Poyraz ve Ada yeni yaşlarına girdiler.

Okulun eğitim programının haricinde içinde bulunduğumuz günler hepimiz için epeyce yoğun geçiyor. Sebebi ise 17 Haziran Pazar günü gerçekleşecek olan sene sonu gösterimiz. Çocuklar, aileleri önünde sergileyecekleri performansları için canla başla çalışıyorlar. Türkçe ve İngilizce söylenecek şarkıların üstünden geçiliyor. Orff dansları, bale ve jimnastik koreografileri düzenli aralıklarla tekrar ediliyor. Perküsyon öğrencileri hazırlıklarını tamamladılar. Kostümler dikildi, provaları yapıldı. Çocukların kuliste hazırlanmalarını beklerken ailelerin izleyecekleri filmler kurgulandı. Harika bir sunum hazırladık ve hepimiz heyecanla pazar gününü bekliyoruz.

Haftalar hızla ilerliyor. Simla Sunay Öykü ve Resim Atölyesi’nde altı ders geride kaldı bile. Çocuklar öykülerden yola çıkarak eserler oluşturmaya, farklı sanatçıları tanımaya ve renkleri keşfetmeye devam ediyorlar. Neler mi yapıyorlar? Çalışmalarından örnekleri Haziran ayı sonunda gerçekleşecek Küçük Ağaç Sene Sonu Sergisi’nde görme imkanını bulacaksınız. Biz şimdilik Simla Hanım’ın geçtiğimiz üç haftaya ait değerlendirmelerini sizlere aktaralım.

3.   Hafta “Uyku Paylaşılabilir mi?”  (16 Mayıs 2012)

Neleri paylaşırız? Bir elmayı… Bir odayı (pardon mağarayı)… Ya uykuyu?

“Kırmızı Elma” adlı resimli öyküyü okuduk ve “paylaşma” kavramı üzerine derin sohbete daldık. Feridun Oral’ın yazıp resimlediği bu harika eserin bazı bölümlerini değiştirdik. Yeniden yazdık. Sonrasında parmaklarımızı boyalara daldırdık ve öykü değgin dokunuşlarla resmimizi yaptık. On parmağımızda on renk var bizim. Ya da şöyle mi demeli renkleri uslu uslu paylaşır parmaklarımız!

“Kırmızı Elma”, Feridun Oral, YKY, 2011

Lila Baltalı

Ali Efe Bostan

4.   Hafta “Yapı Yaparken Öğretmenim Ağaçtır Benim”  (21 Mayıs 2012)

Doğada köşeler yoktur. Her şey kıvrımlıdır. Yumuşak geçişlidir. Köşesizdir.  Ağaç, yaprak, çiçek, kertenkele ve hatta insan bedeni de.

Bu hafta Katalan mimar Antoni Gaudi’yi tanıdık. Gaudi binalarını yaparken doğayı örnek alıyor ve bir ağacı ustası sayıyordu. Köşesiz biçimler çiziyor, eğriler yuvarlaklarla bitiriyordu yapılarını.

Gaudi ile ilgili sunumu izledikten ve bir çocuk kitabını inceledikten sonra kendi köşesiz evimizi tasarladık. Pencereler, kapılar, bacalar, çatılar her şey eğriseldi, her şey iç içeydi ve dans ediyordu. Tıpkı doğada olduğu gibi.

“Building On Nature: The Life Of Antoni Gaudí”, Rachel Rodríguez, Resimleyen: Julie Paschkis, Henry Holt & Company, 2009

Deniz İpek Kurt

Ege Ercan

Zeynep Sarı

5.   Hafta “Miró ve Boynuzları” (28 Mayıs 2012)

Bu hafta Katalan ressam Joan Miró Ferra’yı tanıdık. Picasso ile beraber çalışmalar yapan Miró, modern resim için en az Picasso kadar önemli bir ressamdır. Heykelleri ile Barselona kentine Gaudi kadar renk katmıştır. Resimleri çocuk resimlerini andırdığı için bana göre çocukların en sevdiği ressamlardan biridir.

Miró’nun resimleri üzerine sohbet ettik. Biçimleri tanımlamaya çalıştık. Onun resimleri tek bir şeyi söylemiyordu bir çok şeyi söylüyordu. Resimleri tek yönlü değildi. Tersi düzü yoktu. Çevire çevire inceledik resimlerini. Ne kadar çok konuşsak o kadar azdı. İşte buna soyut resim deniyordu. Soyut resim tıpkı sonsuzluk gibiydi. Kim baksa başka bir şey görüyordu.

Ama bütün resimlerinde yakaladığımız ortak bir biçim vardı yine de. Boğa boynuzları…

http://fundaciomiro-bcn.org

http://joanmiro.com/

Defne Aydınoğlu

Arat Kosova